DoğaTeknolojiye Yön Vermeye Devam Ediyor

Günümüzde kullanılan ve son derece karmaşık olarak kabul edilen sistemler aslında doğada var olan mevcut sistemlerden esinlenmiş ve o sistemlerin basitleştirilmiş şekilleridir. Uçakların uçuşu fizik prensiplerine dayandırılarak yapılmasına rağmen kıtalararası uçuşlar için gerekli büyük yolcu uçaklarını, jet uçaklarını, seri ve atak hareket için gerekli savaş uçaklarını ve daha da farklı olarak helikopterleri geliştirmek için fiziğin dışında çeşidi bilgilere gereksinim duyulmuştur. Farklı tip ve büyüklükteki uçaklar tasarlanırken kuşların fizyolojik yapıları ve kemiklerini oluşturan malzemeler son derece faydalı bilgiler sağlamıştır. Savaş uçaklarının çok hızlı manevra yapmaları ve atılgan olmaları gerektiği için avcı özellikleri ağır basan kartal, doğan ve atmaca türü kuşların fizyolojik yapıları göz önüne alınmıştır.
Bu durum yolcu uçaklarında daha farklıdır. Yolcu uçakları için uzun uçuşların ve havada kalmanın öncelik taşıması nedeniyle çeviklik ikinci plandadır. Bu nedenle göçmen kuşların kıta aşın uçmalarım da sağlayan yapıları bir esin kaynağı olmuştur. Kanatların uzunluktan ve değişen şekilleri kısa ve uzun mesafe uçan kuşların yapılarıyla paralellik göstermiştir. Ayrıca kolayca üst üste kayan ve iç içe geçen kanat yapılarından ve balıkların üst üste gelen pul yapılarından da esinlenilmiştir.
Helikopterler kullanım ihtiyaçtan gereği havada durmayı ve nisbeten yere yakın mesafede uçmayı gerektirdiğinden yusufçuk ve benzer böceklerin yapılarından faydalanılmıştır. Yüzen cisimler içinse durum biraz daha farklıdır. Denizaltıların geliştirilmesi aşamasında istenildiğinde suyun ağırlığından daha ağır olacak ve derinlere dalış yapacak ve istenildiğinde sudan hafif olarak yüzeye çıkacak bir sisteme ihtiyaç duyulmuştur. Araştırmalar sonucunda balinaların ve diğer derin su balıklarının sistemleri bir çözüm bulmaya yardıma olmuş ve günümüz denizaltı teknolojisine erişilmiştir. Bu çarıkların denizin yüksek basınca da dayanıldı oldukları gözlenmiştir. Bu özellik de denizaltılardaki basınç sorununun çözümünde yol gösterici olmuştur.
İngiltere’de Bath Üniversitesi Biomimetik ve Doğa Teknolojileri Merkezi tarafından mühendislik problemlerinin çözümlerinde doğadan daha çok faydalanılması için ‘biyolojik patentlerden’ oluşan bir veritabanı oluşturmuş bulunuyor. Veritabanı, çalışma alanındaki bir probleme çözüm arayan araştırmacının doğadaki canlıların özelliklerine ulaşarak kendisine uygun olan çözümü bulması ve bunu bir teknolojiye dönüştürmesi için geliştirilmiş. Araştırmacı veritabanında canlı adı yerine ihtiyaç duyduğu çözümü yazarak bu çözüme sahip canlılara ulaşabilmektedir.
Örneğin mühendis, geliştireceği üründe yerçekiminden kurtulma prensibini uygulamak istiyor olsun. Yerçekimden kurtulmak problemi arandığında bu yetiye sahip canlıların özellikleri mühendislik prensipleri dahilinde açıklanmış olarak kullanıma sunulmaktadır. Araştırmacı kendi ihtiyacına en iyi cevabı verebilecek olan yapıyı kullanarak mevcut bir sistemin geliştirilmesi veya yeni bir ürün oluşturulmasını sağlamaktadır. Yapılan tahminlere göre şu aşamada sadece doğadaki mevcut potansiyelin yüzde 10’undan faydalanılmaktadır ve ilgi alanının doğaya doğru kayması neticesinde bu oranın hızla artması öngörülmektedir.